Türkçede yan cümlenin varlığı ve ne tür yapıların yan cümle olarak kabul edileceği, üzerinde tartışma olan bir konudur. Bu konuda Eski Uygur Türkçesi döneminde görülen yabancı diller ve kültürlerle karşılaşma sonucunda bu dillerden yapılan çevirilerle Türkçede daha önce görülmeyen yan cümle türleriyle ve yeni cümle çeşitleriyle karşılaşıldığı kabul edilmektedir. Türklerin İslam dinini benimsemelerinden sonra da benzer bir durum yaşanmış ve özellikle Fars cümle yapısının Türk cümle yapısı üzerinde etkili olduğu, daha doğru bir ifadeyle Farsçadaki cümle tiplerinin Türkçe tarafından kopyalandığı görülmüştür. Ali Şir Nevâyî’nin Molla Abdurrahman Cami’den çevirdiği Nesayimü’l-Mahabbe bu konuda ilgi çekici örnekler barındırır. Oldukça hacimli mensur bir eser olan Nesayimü’lMahabbe cümle yapılarının çeşitliliği ve bu cümleler oluşturulurken kullanılan bazı anahtar sözlerin oldukça değişik işlevlerle kullanılmasıyla dikkat çeker
It is a controversial issue in Turkish that the suffixes and what kind of structres of the clause will be accepted as a subordinate clause. In this regard, it is accepted that as a result of the encounter with foreign languages and cultures in the period of Old Uyghur Turkish, subordinate sentence types and new sorts of sentences were not seen before in Turkish were encountered with the translations made from these languages. A similar situation occurred after the Turks adopted the religion of Islam and it was observed that the Persian sentence structure was particularly effective on Turkish sentence structure, to be more exact, Persian sentence types were copied by Turkish. Nesayimü’l-Mahabbe, translated by Ali Şir Nevâyî from Molla Abdurrahman Cami, contains interesting examples on this subject. Nesayimü’l-Mahabbe, which is a very voluminous prose work, draws attention with the variety of sentence structures and the use of some key paroles used in creating these sentences with quite different functions.