Divan şiirinde dil haznesi kendinden önceki ku şaklar tarafından paylaşıldığı için şairin söylediği her söz gelece ği de ğil, geleneği in şa eder; şiirde gösterişli bir dil, insan ın üzerini örter. Temelleri 17. yüzy ıla dayanan sosyal ve siyasal “yenileşme”nin edeb ȋ sonuçları 18. yüzyıldan itibaren görünür hȃle gelir ve başka türlü düşünmenin mümkün olduğunun ke şfi ile 19. yüzyılın kap ısı aralanır. Bu çal ışmada Recaizade Mahmut Ekrem’in şiirlerinde ve nesirlerinde geleneğin, kendi ısrarını sürdürmeyip şairin tercihiyle şiire yerle ştirilmesi ve benli ğin idrak edilişi ba ğlamındaki yenilikler üzerinde durulacaktır. Eski ve yeninin birbirini yok etmedi ği, birbiriyle var oldu ğu bu edeb ȋ yaklaşım “içe dönüklük” ve “gündelik hayatın benimsenmesi” ekseninde tartışılacaktır.
Since the treasure of language in Di van poetry is shared by the previous generations, every word the poet says build the tradition; not the future; a language which is bombast in poetry covers the person. The literary consequences of social and political "innovation" dating back to the 17th century be come visible from the 18th century, and the 19th century is opened with the discovery that it is possible to think otherwise. In this study, in Recaizade Mahmut Ekrem's poems and prose, the emphasis will be on innovations about the perception of the “self” and the placement of tr adition by the choice of the poet rather than continuing its own insistence. This literary approach, in which the old and the new do not destroy each other but exist with each other, will be discussed on the axis of "introversion" and "adoption of daily life".