VII. Yıldız Uluslararası İlişkiler Sosyal Bilimler Kongresi, İstanbul, Turkey, 17 - 18 December 2020, pp.20
Tarihsel anlatımında Thukydides, Pers Savaşları’nın Peloponnessos Savaşları’ndan önceki en
önemli savaş olduğunu söylemektedir. Bununla birlikte Pers Savaşı’nın öneminin Yunan
dünyasındaki ve Atina’daki yapıları adım adım dönüştürmesinden kaynaklandığı
anlaşılmaktadır. Savaşın dört aşaması (sebepler, hazırlık, harp ve sonuçlar) Atina ölçeğinde
çözümlendiğinde Pers Savaşları’nın (I) Atina’yı deniz gücü demokrasisi olarak
kavramsallaştıracağımız yeni bir yapıya dönüştürdüğü ve (II) bununla birlikte tragedyada ve
sofist felsefede dile getirilen, burada da basitçe trajik-sofist politik perspektif olarak
isimlendireceğimiz yeni bir yaklaşımın yükselişe geçtiği görülmüştür. Bu bağlamda
çalışmamız üç bölümden oluşmaktadır: Çalışmanın teorik araçlarının tanıtıldığı birinci
bölümde Clausewitz’in savaş çözümlemesi ve savaş aracıyla politik amaç arasında kurduğu
ilişki aktarılacak ve Tilly’nin teorik çerçevesindeki şiddet, politik rejim, devlet tipleri ve devlet
faaliyetleri kavramları çalışmamız açısından araçsallaştırılmaya çalışılacaktır. İkinci bölümde
Pers Savaşları’nın tarihsel ve yapısal etkilerinin Atina’yı askeri, ekonomik ve politik
bağlamlarda ne şekilde ve ölçüde dönüştürdüğü gösterilecektir. Üçüncü bölümdeyse
Atina’daki yapının maddi unsurlarında yaşanan dönüşümün dönemin düşünce dünyasındaki
yansımaları Aiskhylos’un oyunları ve Protagoras’ın felsefesi üzerinden incelenecektir. Bu
bağlamda çalışmamız politik amaçlarla başlatılan Pers Savaşları’nın Atina’yı yapısal olarak üç
kriterde dönüştürdüğünü göstermiştir. Askeri kriterde hoplite-kara kuvvetlerinin savaşlardaki
öneminin düşmesiyle gemicilik geliştirilmiş ve Atina bir deniz gücüne dönüşmüştür.
Ekonomik kriterde tarım ve yerel ticarete dayanan Atina, ücretli işçi çalıştırılabilecek ölçekte
üretime ve deniz ticaretine dayanan büyük bir ekonomi haline gelmiştir. Politik kriterdeyse
aristokratların dış desteklerinin kesilmesi, savaşlara kürekçi olarak katılan yoksul yurttaşların
politik haklar kazanmaları ve orta tabakaların politik güç kazanmasıyla demokrasinin
kapsayıcılık düzeyinde artış yaşandığı anlaşılmaktadır. Savaşların son aşamasında Atina’nın,
Delos Birliği’nin lideri olarak vergi ve yağmalarla kazandığı zenginlikle bu dönüşümü
pekiştirdiği görülmektedir. Hoplitelerin tarımsal hayat tarzı çerçevesinde gelişen kara
kuvvetleri demokrasisi dönemini takiben teşekkül eden bu deniz güçleri demokrasisi
döneminde özgün bir politik perspektifin de yükselişe geçtiği tespit edilmektedir. Önceki
dönemin tanrısal adalet düşüncesini eleştiren trajik-sofist politik perspektifin şüpheci, hümanist
ve sözleşmeci görüşlerinin adaleti sübjektifleştirdiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla trajik-sofist
politik perspektif savaş sonrası dönemde demokrat politikaları temsil etmiş ve
meşrulaştırmıştır. Çalışmamız konusu açısından Antik Yunan tarihiyle ilgili literatüre katkı
sağlamayı ve kullanılan araçlar açısından savaş tarihiyle tarihsel sosyoloji literatürlerine yeni
bir vaka çalışması kazandırmayı amaçlamaktadır.